YİNE, YENİ BİR GERİ DÖNÜŞÜM HİKAYESİ…

Dönüştürmeyi, yeniden şekillendirmeyi çok seviyorum. Baktığım her objenin bir diğer halini düşünmekten ve bunu uygulamaktan büyük haz alıyorum. Bugün paylaşacağım projeleri aylar önce hazırlamıştım. (Gerçi mutfak hala bitmedi!) Paylaşmak yine zaman aldı. 
Önce kızıma yaptığım mutfaktan bahsedeyim. Evlenirken alınan yemek takımının bir parçası olan bu dolap, çalışma odasında eşimin alet kutusu konumundaydı. Çalışma odama yeni dolaplar yaptırınca emekli oldu.Böylece dolap üzerindeki planlarımı gerçekleştirme şansım doğdu. Marangozuma, çizip ölçülendirdiğim tezgahı yaptırdım. Dolabın kapaklarını söktüm. Dolabın altına tekerlekler taktım ki, Lara istediği yerde rahatça oynayabilsin. Ayrıca arkasını çevirince yazı tahtası olup öğretmencilik oynayabiliyor.şubat 2521 SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir diğer çalışmam yıllar önce Tepe Home’dan aldığım abajurlarım. Onları çok seviyordum ama değişim zamanı gelmişti. Önce şapkalarını yatak odası perdelerimden artan Fransız dantelleri ile kapladım. Dantelin üzerine güpür parçalarını yapıştırdım, bazıları daha önce çaya batırıp rengini değiştirdiğim 17 yıllık parçalardı… Ayaklarını kırık beyaza boyayıp zımparayla hafifçe eskittim. Kabloları beyazıyla değiştirmeyi de ihmal etmedim.
Şimdi fotoğraflara bakalım, iyi seyirler , sevgiler…SAMSUNG CSC şubat 2781 şubat 2784 SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC

SAHİBİNİN SESİ…

Merhaba, yazıların arası açılıyor biliyorum ama her gün, dört işe dört elle sarılarak geçiyor. Baktığım her objenin, her mobilyanın kendi paralel evrenindeki diğer halini görüp, habire yeni projeler peşinden koşuyorum.

Geçtiğimiz yaz sonu bir eskicinin el arabası önümden geçerken, üstündekilere uzunca bir süre bakakalmıştım. İlk dikkatimi çeken şey parıl parıl parlayan bir gramofon olmuştu 🙂 İki gün sonra eşimle akşam yemeğinde sohbet ederken, o da aynı şekilde aynı gramofona bakakaldığını anlatmış, gülüşmüştük. Bundan iki gün sonra da eşim kucağında gramofonla çıkıp gelmişti.

Ertesi gün bütün parçalarını söküp temizledi ve işin kalanını bana bıraktığını söyledi. IMG_7174Kat kat astar boya attım, bu arada bir kaç gün tasarımı üzerine konuştuk…

Gramofonun ilk fotoğrafını çekemedim, ancak bu haline yetişebildim 🙂

Bu arada çalışma odam, maziden hoş anılarla dolmaya başlamıştı. Kızımın anaokulu arkadaşının annesi Selvihan Hanımın, ailesinden kalan ve çok sevdikleri şifoniyer gibi… IMG_7245

Şifoniyer gerçekten çok güzeldi. Boyarken ve tasarlarken çok keyif aldım. Şifoniyerin konulacağı odaya kırık beyaz hakimdi, duvar kağıdında Eiffel Kulesi, Collesium v.b. resimler vardı. Yeni tasarımı belirleyen unsurlar bunlar oldu.

Dolabı boyarken dolap yenilendi, ben yenilendim 🙂 Geçen sene bu zamanlarda yardımsız yatıp kalkabildiğim için şükrederken şimdi artık elimde fırça yeni şeyler yaratabiliyordum. Geçen sene bu zamanlar elimdeki bütün malzemeleri başkalarına dağıtırken şimdi artık istediğim şekilde boyama hayalleri kurabiliyordum.

Biraz dolap, biraz gramofon derken iki siparişimi

??????????? SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC ??????????? SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSCde sevgiyle ve nihayet bitirdim. Bakalım nasıl olmuşlar 🙂

??????????? ??????????? ??????????? ??????????? SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC SAMSUNG CSC ??????????? SAMSUNG CSC ???????????

Yaza Veda, Antika Pazarı…

Uzun bir yaz tatilinden sonra yeniden merhaba…

Yazın sıcak ve nemli hava, çocuklarla geçirilen uzun ve tatlı zamanlar ve tatil telaşı; ne yazı yazmaya ne de bir şeyler üretmeye fırsat tanıyor.Daha dün mini minnacık yaka güllerimiz iken, bu yaz tatil arkadaşım oldu çocuklarım. Geçtiğimiz sonbahar ve kış dönemini acılarla tatlılarla atlattıktan sonra, bütün yazı sadece onlarla geçirmek bana çok iyi geldi 🙂

Rotary kısa dönem yaz kampında, Hollanda’dalı bir öğrenci misafirimiz oldu: Marijke… Bir haftayı kızım Lara ve ben; Marijke ve diğer ülke çocuklarıyla beraber geçirdik. Samsun’u tanıttık, dalış okuluna katıldılar, halk oyunları öğrendik hep beraber. Sinop ve Kapadokya’yı gezdik…IMG_6187

Birkaç gün Sinop’a kaçmayı ihmal etmedik tabii 🙂IMG_6309 IMG_5515

Günler akarken Ankara’ya geldik çünkü ben ilk defa teyze olacaktım 🙂 Çok şükür ben de böylesine güzel bir duyguyu tattım.

Eylül’ün ilk günü kızımla beraber antika pazarını gezdik… Yıllardır her ayın ilk pazarı olan bu pazara denk gelememiştim. Bu defa teyze olmak için Ankara’ya geldiğimde , bir yolunu bulup gidebildim.Düşündüğümden kalabalık ve büyüktü. Dolaşmaya başladıkça yavaş yavaş anılar önüme dökülmeye başladı.  Yılların nasıl da geçtiğini iki gün önce gittiğim akraba düğününde, bıdıkların nasıl da delikanlı olduklarını gördüğümde anlamıştım zaten… Ama bir de yaşamın bu kadar değiştiğini görmek garipleştirdi beni… Bu geçmişe duyulan bir özlem değildi, ya da şimdiki zamanla kavgam. Çok az kullanılmış teneke kutulardaki sulu boyalar, emaye süzgeçler, ahşap sürgülü kalem kutuları, teneke oyuncak arabalar… Çocukluğumu anımsadım, siyah önlüklü, beyaz kurdeleli… İp atlamak ya da evcilik oynamanın bana ne kadar da mutluluk verdiği, domatesin ya da çileğin çıkmasını nasıl da dört gözle beklediğimizi… Ve bütün bunların ne kadar da tatmin edici olduğu.

Antika ya da eski eşyaları severim çünkü onlar tüketilmek için yapılmamışlardır. İşçilik, sanatçılık ve zarafet vardır. Kalite vardı ki yıllar geçse de eskimezler. Bunun yanında bir o kadar da çok korkarım. Daha önceki sahibinin enerjisini aldıklarına inananlardanım. Mecbur kaldığı için çok sevdiği eşyasını satan birinin eşyasına sahip olamam doğrusu… Ben böyle düşünürken pazarı iki kere turladım ama bir şey almaya karar veremedim tabii 🙂 Lara eski teneke arabalardan istedi birer tane araba aldım. Bir de eski döküm anahtar tutkum var, bir tane de ondan aldım. Diğerleri hem çok pahalı hem de çok bilinmezdiler 🙂

Samsun’a dönüşte, aldıklarımı önce deterjan ve fırçayla iyice temizledim, arabaların içini açtım. Tuz negatif enerjiyi alır, bir günde tuzda beklettim. Artık evin bir köşesini süslüyorlar…

Bu arada havalar serinleyince yeniden çalışmalarıma başladım, yakında paylaşacağım. Bu bir ısınma yazısı oldu, özlemişim 🙂

Görüşmek üzere, şimdilik hoşçakalın…IMG_6843 IMG_6845 IMG_6846 IMG_6847 IMG_6848 IMG_6852 IMG_6853 IMG_6856 IMG_6860 IMG_6861 IMG_6863 IMG_6864

IMG_6842 IMG_6850 IMG_6851

YİNE BİR GERİ DÖNÜŞÜM HİKAYESİ…

Yeniden merhaba,

Sabırsızlığımdan, yaptıklarımı anında facebook sayfam ” Creaideart by Özlem Berk ”de yayınlıyorum. Dolayısıyla blog yazılarım gecikiyor. Küçük bir geri dönüşüm hikayesinden bahsederek, büyük bir kapı açmak istiyorum 🙂

‘’Altered Art’’ ya da benim söyleyişimle, ‘’ Geri Kazanım Sanatı’’ aklınıza gelebilecek her türlü malzemenin, objenin (kullanılmış ya da kullanılmamış olabilir) zevkimizle ve becerilerimizle birleştirilerek yeni bir kimlik kazanmasıdır. Bu sanat üretilirken kullanılan her bir malzemeye ‘’Ephemera’’*adı verilir (*Ece Aymer Blog sayfasından ). Geri kazanım sanatını icra edebilmek için, belli bir malzeme birikimine sahip olmamız gerekir. Teknik öğrenildikten sonra herkes yapabilir. Aslında belli bir standardı da yoktur ama malzemeyi, teknikleri tanımak ve işin prensibini öğrenmek gerekir.
Ephemera dediğimiz malzeme çevremizdeki her şey olabilir: bir gazete kupürü, eski bir kumaş, dantel, aile fotoğrafı, çocuklardan kalan oyuncak parçaları, elbise etiketleri, kaplama kağıtları vs. Liste çok çok daha uzayabilir.

Atmayı düşündüğümüz objeleri geri kazanırken, ellerimiz sanatla zanaatin  karıştığı hamuru yoğururken neler oluyor: Atık, atıl kullanılmayan malzemeler değerlendirildiğinden, geri dönüşüme katkıda bulunuyoruz. ( Çevre bilincine dikkat çekiyoruz). Evde kullanılmayan objeler değer kazanıyor. Bunu ben yaptım dediğiniz, kimsede olmayan çok şık objeler evinizi, iş yerinizi süslüyor . Tek başına bir anlamı olmayan objeler fazla masraf yapmadan, bir araya getirilerek yeni bir şey yaratılıyor. Kişide; başarma, başladığı işi bitirebilme, üretmenin verdiği mutluluk duygusu yoğun yaşanıyor. Artık evdeki kutulara, teneke objelere vs. çöp gözüyle değil daha yaratıcı bir gözle bakıyoruz. İnsanlara farkındalık kazandırıyor.
Aşağıda, salep kutularının dönüşümü var 🙂 Kutunun yüzeyinde eskimiş emaye görüntüsü uyguladım. Nostaljik sabun etiketlerinden dekopaj yaptım. English Home’dan aldığım yastık kılıfından kestiğim parçaları sıcak silikonla yapıştırdım. Kumaşın kenarlarını dantelle temizledim 🙂 Şimdi banyomu süslüyorlar…

Ayrıca bu konuyla ilgili bir workshop çalışması yapıyorum. 29 Mayıs çarşamba günü Samsun’da iseniz beklerim…

Görüşmek üzere…

nisan sonu 057 nisan sonu 058 nisan sonu 177 nisan sonu 178 nisan sonu 180 nisan sonu 181 nisan sonu 200 nisan sonu 201 nisan sonu 202 nisan sonu 203 nisan sonu 204 nisan sonu 207 nisan sonu 212 nisan sonu 214 nisan sonu 215 nisan sonu 218

Yeniler…

Mart ayı oldukça yoğun geçti… Çok daha önce başladığım işleri bitirdim. Yeni çalışmalarımı tamamladım ve sizlerle paylaşma zamanı geldi…

Bu yazıyı 1 Nisanda kaleme almaya başladım.1 Nisan önemli bir tarih benim için. Sevgili eşimle tam 18 sene evvel karlı bir Ankara gecesinde, hayata birlikte adım atmaya söz verdik… Hani derler ya ” Hastalıkta sağlıkta ” diye, işte öyle.Geçtiğimiz yıllarda sevgili olduk birbirimize ,kah ana-baba, kah dost. Bazen de diş biledik. Dünyanın en harika duygularını yaşadık beraber. En önemlisi birbirimize saygımızı hiç yitirmedik. En zor günlerimde hep yanımda oldu. Doğru karalar vermemde ve bir çok konuda hep daha duyarlı olup yanlışlar yapmamam da onun payı çok büyük.

Nisan 1 günü şaka günüydü evet,benim için de yine ayrıca önemliydi. Ameliyat olalı 6 ay olmuştu. Arkadaşlarım ve çevremdekiler bu konuyu açmamı pek sevmiyorlar ama … Bu benim gerçeğim, ben her günü kendime hasta muamelesi yaparak geçirmiyorum.Aksine her günümü sağlığı düşünerek, üreterek, spor ,meditasyon yaparak, okuyarak ve yine üreterek geçiriyorum. Hayatta herkesin bir sınavı var bunu çok iyi biliyorum. Tabii ki dünyada daha kötü hastalıklar, felaketler var ama bu benim yaşadığım zor günleri küçültmez ya da yok saymaz. 2 sene boyunca aralıklı olarak yaşadığım zor günlerde hiç isyan etmedim Allah’a. Hep iyi olacağım günleri düşündüm. Son yaşadığım uzun hastane maratonu ve sonrasında da, üstüme inen derviş sabrıyla da yaşadıklarıma şükrettim. İsyan etmek bir an aklıma gelmedi. Allah’ın beni daha büyük kötülüklerden koruduğuna inanıyorum, çünkü bu sonu ölüm de olabilecek bir hastalıktı.

Anladım : Her geçen dakikamız, her aldığımız nefes çok kıymetli. Anladım : Sağlıklı olmak, EN büyük zenginlik. Anladım: Bugünün işini yarına bırakma!. Anladım: Her gününü farkındalıkla geçirmeli.  Anladım: Elinden tutup kalkmana yardım eden dostlar paha biçilmez… Zaten biliyordum : Ailem, bütün ailem  büyük hazinem. Liste çok daha uzuuuuunnnn…

Kendimi iyi hissetmeye başladığımdan beri, doktorumdan izinsiz kaçak olarak (Yardımcım Fatma’nın büyük katkılarıyla ) küçük küçük çalışmalarıma başlamıştım. 15 Martta gittiğim son kontrolümde, su bazlı boyalara izin çıktı. Günlük hayatıma dönebileceğimi söyledi doktorum, benim bayramım işte bu gündü 🙂 Verdiğim savaştan başarıyla çıkmıştım 🙂

Aslında ben eşimden bahsediyordum değil mi ? Bana bir bebekmişim gibi gösterdiği, hem ana hem baba şefkatiyle, ilgisiyle nasıl da yaşama bağlandığımı anlatacaktım. Doluymuşum demek ki 🙂

Herkese gerçek sevgiyle dolu,sağlıklı yaşamlar diliyorum. Hayatta neyi görmek isterseniz ona bakarsınız…

Şimdi fotoğraflarımı incelemenizi tavsiye ediyorum 🙂 Sevgiler, Saygılar …

nisan ilk hafta 012 nisan ilk hafta 017 nisan ilk hafta 071 nisan ilk hafta 072 nisan ilk hafta 073 nisan ilk hafta 074 nisan ilk hafta 075 nisan ilk hafta 076 nisan ilk hafta 077 nisan ilk hafta 079 nisan ilk hafta 080 nisan ilk hafta 081 nisan ilk hafta 089 nisan ilk hafta 090

mart 024 mart 025mart 254mart 029 mart 067 mart 083 mart 084 mart 096 mart 098 mart 102 mart 109 mart 151 mart 155 mart 162 mart 165 mart 166 mart 167 mart 168 mart 172 mart 209 mart 217 mart 255 mart 256 mart 257 mart 258 mart 261 mart 262

KARMA…

Günlerden birinde doğan güneş uyandırdığında beni, sabah 5:30- 6:00 arası …Soğuğa rağmen çıktım balkona, derin bir nefes aldım çektim içime doğan günü. Ne kadar mutlu ve şanslı olduğumu düşünerek, geriye kalan bir saat  yirmi dakikamı değerlendirmek için döndüm yatağıma. Ne de olsa gün koşuşturmalı, üretken geçecek enerji lazım.

ankara 274

Reçellerimi koymak üzere tasarladığım bu sepeti bitirdim. Yapım aşaması benim için çok keyifliydi.

cep 017 cep 051 cep 043 cep 040 cep 039 cep 038

Artık yenmeyeceğinden emin olduğum elmaları  değerlendirdim 🙂 dostlarla, yavrularla , sevgiliyle yedik  afiyetle …

cep 031 cep 032 cep 036

Beni görüp Lara rahat durabilir mi? 🙂 Ahşap helva kutusunu boyadı kendince. Eskitme tekniğini kullanmış…

cep 014

Daha önce bahsettiğim arkadaşım Emine, ürettiğim her şeyin yakın takipçisi sağ olsun. Altered art öğrenmek ve atmaya kıyamadığı kutularını değerlendirmek için sabırsızlanıyordu. Nihayet buluştuğumuzda, eski bir çikolata kutusunu kısıtlı vaktimizde bu hale getirdik. Emine zehri aldı 🙂

cep 020

Dostlarla nostalji yaşadığımız bir gecede Doğan Canku’yu dinledik.

cep 093

Bu sevimli filleri yeni evine uğur getirmesi için bir arkadaşıma hediye olarak yaptım…

cep 081 cep 079

Çıtırık çerçeveler de yine hediye…

cep 174 cep 173 cep 172 cep 161 cep 160

Yeni çalışmalarım, planlarım da var tabii… Bir dahaki yazıya kadar şimdilik hoşçakalın…

cep 119 cep 087 cep 022


KİTAP KUTU …

Bu kutuyu çok seviyorum, renkleri ve tarzı beni yansıtıyor… İnternette bir sayfada bulduğum mavi zemin üzerinde yer alan kuşlu ve pembe güllü resmin etrafını kahverengi dekopajlarla süsledim. Birleşme yerlerini kabartma varaklarla doğallaştırdım. Resmi kabartarak, stencil yaptım. Birkaç eskitme işleminden sonra kutu tamamlandı 🙂
blog 022blog 029blog 023blog 025blog 031blog 032blog 034blog 035

Pembe Çaydanlık…

Boyadığım bu pembe çaydanlığı hemen yayınlamadan edemedim, çünkü çok sevdim. Eski emaye görüntüsü vermek istedim. Çocuklarım çaydanlığı gerçekten kazıdığımı sandılar. Bakarken ben de bazen öyle sanıyorum 🙂 Boyarken beklemeye sabredemediğim için her tarafını boyadığımda çalışma odamdaki avizeye asarak kuruttum 🙂 Eski çaydanlıklarınızı bu şekilde siz de değerlendirebilirsiniz…

blog 078blog 077blog 073blog 070blog 072blog 071blog 068blog 080blog 081

Yine Bir Geri Dönüşüm Projesi An Altered Art Project…

Moulinelerimi içine koyup, gittiğim her yere götürüyorum. Eski krem kutum değerlenmiş oldu hem de çok şık …

20130108-223835.jpg

20130108-224037.jpg

20130108-224221.jpg

20130108-224419.jpg

20130108-224530.jpg

20130108-224650.jpg

20130108-224732.jpg

20130108-224922.jpg

20130108-225033.jpg

20130108-225131.jpg

20130108-225241.jpg

20130108-225346.jpg

Yeniden Merhaba…

Merhaba Sevgili Dostlar,

Uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum sizlere… Mecburi bir ayrılış oldu bu. Bazen hayatımız biz istemesek de sekteye uğrar. Savruluruz o zaman rüzgârında. Boynumuzu eğeriz rüzgârın gücüne, çünkü ona karşı duracak gücümüz yoktur. Olmadığından değil yetmediğindendir. Sahip olduğumuz her şeyin ama her şeyin değerini o kadar ama o kadar iyi anlarız ki…

İşte böyle bir rüzgârda ben de savruldum, yoruldum ve nihayet duruldum… Geçen sene şiddetli bir sancıyla başlayan şikâyetlerim on beş gün boyunca geçmeyince doktora gitmeye karar verdim. Konulan teşhis ; ‘’ Spontan Pnömotoraks’’ dı. Anlamam ve ezberlemem bir hayli vaktimi aldı.  Size uzun uzun anlatıp canınızı sıkmak istemiyorum güzel güzel fotoğraflar paylaşmak istiyorum. Ancak merak ederseniz  yaşadıklarımı  http://www.uludagsozluk.com/k/pnömotoraks/    bu sayfada ilk  üç yorumu okuyabilirsiniz…

Velhasıl zor geçen günlerin ardından hayata yeniden geldim sanki… Ameliyatımdan önce, kendimi ifade edebileceğim, mesleğimi ve diğer becerilerimi icra edebileceğim bir atölye açmak üzereydim bir arkadaşımla beraber… Ancak sağlığım buna elvermedi ve kiralayıp dekorasyonunu tamamladığımız,  dükkânımızı öylece bırakmak zorunda kaldık. Hastanede ilk gecemde geçirdiğim atak ve ameliyat sonrası hayata dönüş operasyonumdan sonra ruhum bu durumu olgunlukla karşılayabildi. Ben de yine evimdeki atölyemde yaptığım ürünleri, bloğumda paylaşmaya devam edeceğim…

 Evet, az söz ve çok fotoğraf paylaşmak istiyorum, sevgiyle sağlıkla kalın…

iphone 048

iphone 110

 
Yazın , venge renginde olan banyo dolaplarımı ekruya boyadım, tezgah arasına çakıl taşları yapıştırdım dalga şeklinde…

Previous Older Entries